MERSİN ( .) – Ukrayna ve Rusya aralarında devamlı savaş nedeniyle tedarikte can sıkıntısı yaşandığı ve Türkiye’de ayçiçek yağı stokunun bittiği iddialarının arkasından çok sayıda yurttaş, marketlere akın ederek üçer dörder teneke yağ satın almıştı.
KRİTİK ZİRVEDE ELE ALINDI
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi ve peşinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, yağ stoklarında sorun olmadığını belirtmişti. Erdoğan, Putin‘le yaptığı telefon görüşmesinde Azak Denizi’nde bekleyen ayçiçek yağı yüklü geminin yola çıkmasını istemişti. Putin de konuyla ilgili devreye girerek, geminin Türkiye’ye gönderilmesini sağladı.
GELİŞ TARİHİ BELLİ OLDU
Türkiye’de marketlerin stokçuluğa başlamasıyla birlikte denetimler sıklaştırırken, ayçiçek yağı tartışmalarını uzun bir süre gündemden uyandırmak isteyen hükümet yetkilileri ise kolları sıvadı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, ayçiçek yağı içeren geminin 15 Mart’ta Türkiye’de olacağını bildirdi.
Rusya-Ukrayna ile Olan İhracatımızda Bir Kriz Laf Konusu Değil – Videoyu İzlemek İçin Tıklayın
DİĞER GEMİ 17 MART’TA GELİYOR
Denizcilik Genel Müdürlüğü’nden de konuya ilişkin izah etme yapıldı. Müdürlüğün açıklamasında, “Rusya’nın Yeisk Limanı’nda bekleyen 6099 ton ayçiçek yağı yüklü gemi Kerch kanalını geçerek seyre başladı, 15 Mart’ta Mersin’de olması beklenmektedir. Ayçiçek yağı yüklü öteki 3 gemi ise Rostov Limanı’ndan kalkış yapmış olup 17 Mart’ta ülkemize varmaları planlanmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Sizce Türkiye, #Ukrayna – #Rusya savaşında taraf olmalı mı?
MERSİN (İHA) – Bir çok sebze ve meyvenin üretildiği Mersin’in Faziletli ilçesinde değişik ürünlerin hasadı turfanda da yapılıyor. Geçtiğimiz hafta ilk kayısı çağlasının hasadının yapıldığı ilçede bu hafta ise tekrar örtü altında doğal olarak yetiştirilen can eriklerinin hasadına başlandı.
BAHÇEDE KİLOSU 600 TL
İki ayrı serada yapılan erik hasadında verimin yüksek kalitede olduğu belirtildi. Sabahın erken saatlerinde bahçeye giren işçiler, can erikleri bir bir dalından kopararak kutulara yerleştirdi. Dikkatle toplanan birincil ürünler başta İstanbul ve Ankara almak üzere gönderilmeye başlandı. Toplanan birincil can eriklerinin kilogramı bahçede 600 TL’ye herif buldu.
“BU SENE BÜTÜN VERİM OLDU”
Örtü aşağı erik yetiştiren üreticilerden Ali İhsan Bariz, bugün uzun süredir emek verdiklerini can eriklerini topladıklarını kaydetti. Kışın sert geçmesi sebebiyle erik ağaçlarının soğuklamasını tam alarak güzel çiçek açtığını belirten Belirgin “7 yıldır örtü altında erik yetiştiriyorum. Bu yil bütün verim oldu, fazla güzel” dedi.
İhlas Haber Ajansı / Halil İbrahim Varlı – Ekonomi
Türk Lirası, Türkiye, Mersin, Erik, Ekonomi, Haberler
Çoğu ürünün ilk hasadının yapıldığı Mersin’in Faziletli ilçesinde örtü altına yetiştirilen kayısı ağaçları çağlalarını verdi. Bu sene kış mevsiminin sert geçmesi sebebiyle soğuklamasını istenilen düzeyde bölge kayısı ağaçları beklentinin üzerinde meyve tuttu. İlçeye yan Kocahasanlı Mahallesi’ndeki seralarında kayısı yetiştiren Kil ailesinin bahçesinde ise birincil hasat gerçekleştirildi. Hasadın yapılmasının ardından çiftçiye yardım amaçlı ilk bir kilogramı 500 TL’den tip buldu. 2 dekar alanda kayısı seralarının olduğunu gösteren İlyas Kil, ” Türkiye‘de birincil turfanda kayısıyı bu bölgede yetiştiriyoruz. Fazla şükür geçen sene de benzer tarihte çağlayı hasada sunduk, bu yıl de benzer oldu. Kayısı çağlası erik ve bademden sonra talep görmeye başladı. şimdi Türkiye pazarında 3 senedir talep görüyor. Geçen sene yurt dışına da gitti. Fazla şükür memnunuz” dedi.
“KATAR, DUBAİ VE AVRUPA’YA GİDİYOR”
Daha önce açıkta kayısı üretimi yaptıklarını 4 yıldır ise örtü altında sürdürdüklerini anımsatan Kil, “Bu sene verim de iyi. Geçen sene bu verimi yakalayamadık. Çünkü kayısının emin bir zamanda soğuklaması lazım. Bu sene çok iyi oldu, soğuklamasını iyi aldı, verimi hoş. Kayısı çağlası önce Katar, Dubai gibi Arap ülkelerine sonradan Avrupa’ya gidiyor. Turfanda olunca fiyatlar ayrıca bölge satıcı için ayrıca de bizim için hoşnut edici” diye konuştu.
“İLK 1 KİLOGRAMI 500 TL’DEN ALDIK”
Meyve alım satımı yaptığını aktaran Abdullah Aykut ise, “Genellikle turfanda hasat döneminde yeni dünya ve kayısı da bu bölgede çalışıyoruz. Kayısı çağlasının ilk hasadı olduğu için ilk 1 kilogramını 500 TL’den aldık, çiftimize yardım olsun diye. İnşallah birincil hasadı yaptığımız için hoş geçer” ifadelerini kullandı.
“ÖRTÜ ALTI İLE HASADI 70 GÜN ÖNE ALDIK”
Kendi takiplerinde örtü altına kayısı üretimi yapıldığına dikkat çeken Ziraat Mühendisi Emine Yaman Kulu da, “Açık alanda da üretim yapıyoruz. Ama biz örtü altına hasadı 70 gün öne aldık. Burada bizim işlemlerimiz Kasım ayında başlıyor. Budama ile başlıyoruz, bakım ve besleme ile devam ediyoruz. Şu an ara ürün olarak çağla hasat ediyoruz. Esas mahsul olarak kayısıyı da bir ay sonra hasat yapacağız. Biz burada örtü altında kayısı dıştan üzüm, dut ve erik üretimi de yapıyoruz. Yani bir nevi Akdeniz iklimini burada değerlendiriyoruz. Üretimde önceliğimiz insan sağlığı bunun için de bambus arısı ile doğal arılardan faydalanıyoruz. 12 ay 4 mevsim üretimi devam ettiriyoruz” biçiminde konuştu.
İhlas Haber Ajansı / Halil İbrahim Varlı – Ekonomi
Türk Lirası, Türkiye, Mersin, Hasat, Ekonomi, Aktüel, Haberler
Devamını Oku
Ekeni zengin ediyor! Fidanı 10 yıl meyve veriyor, 1 dönüm araziden 200 bin TL kazandırıyor
Ankara’da Gazi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği’nde eğitim görebilen 21 yaşındaki Fatih Serin, bir arkadaşı ile birlikte Mersin’in Erdemli ilçesinde ailesinin kullanmadığı serayı tropikal bir ürünle değerlendirdi. Daha önce sebze dikilen serada çarkıfelek ya da aşk meyvesi olarak aşina passiflorayı dikip yetiştiren Serin, birincil hasattan 300 kilograma yakın mahsul aldı. Bir fidanın 10 sene ürün verdiğini bir dönümde birincil yılda 300 kilogram, beşinci yıldan sonradan 2 tondan pozitif mahsul alınabildiğini belirten Serin, meyvenin kilogram fiyatının 100 ile 120 TL aralarında herif bulduğunu, perakende satışlarda ise bu rakamın 200 TL’ye değin ulaştığına dikkat çekti.
“3 TONA DEĞIN MAHSUL ALINABİLİYOR”
Yaklaşık 9 ay önce çarkıfelek meyvesini serasında ektiğini bildiren genç girişimci Fatih Serin, “Daha önce burada domates fasulye gibi ürünler ekiliyordu. Bundan Böyle onlar öyle bir getiri sağlamıyor. Bizde bir arayışa girdik. Avokado, mango gibi tropikal meyveleri sınamak istedik en mantıklısı bize Çarkıfelek geldi. Avokadoyu birçok çiftçi ekti, üretimi arttığı için fiyatının düşeceğini düşündük. Şu an bunun piyasası fazla bilinmediği için iyi. Mersin’de birincil biz diktik daha ardından 3-4 çiftçi daha dikti. Antalya tarafında azıcık daha artı yetiştiriliyor, ağır ağır artıyor ihracatı yapılmaya başlandı. Bir dönümde birincil sezonda 300 ile 500 kilogram arası bir hasat alınıyor, senede iki kere hasat yapılıyor, 3 tona değin mahsul hasat edilebiliyor. Kilogramı 100 ile 120 TL aralarında gidiyor. Eğer kendiniz satış isterseniz 150 hatta 200 TL’ye dek satabiliyorsunuz kilogramını. Tane ile de satılabiliyor. 3 tanesini 15 ile 30 TL arasında satıyorlar. Piyasası bilinmediği için daha esnek bir fiyat baskın” dedi.
Meyvenin yurt dıştan ‘passiflora’, Türkiye’de çarkıfelek, heves ya da aşk meyvesi olarak geçtiğine değinen Serin, “Rahatlatıcı bir özelliği var. Şurubunu yapıp içenler var. Sinir hastaları da kullanıyor. Çayı demleniyor sakinleştirici bir etkisi var. Uyku problemi çekip hap elde etmek istemeyenler doğal yoldan bu meyveyi seçim ediyorlar” ifadelerini kullandı.
İlk hasatta 300 kilogram civarında mahsul aldığını aktaran Serin, bir kısmını kendi sattığını bir kısmını da toptan verdiğini kaydetti.
İhlas Haber Ajansı – Ekonomi
Türk Lirası, Üniversite, Türkiye, Mersin, Ekonomi, Aktüel, Haberler
Devamını Oku
Meral Akşener, vatandaşın uzattığı faturayı eline alınca böyle tepki verdi: Oooovv bu ne ya?
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Mersin‘in Faziletli ilçesinde esnaf ziyareti gerçekleştirdi. Esnaf, elektrik ve doğalgaz faturalarından, vatandaşların alım gücünün düşmesinden ve satmak yapamamaktan dert yandı.
Akşener, telefon ve telefon aksesuarları satan bir esnafa, “Geçinebiliyor musunuz?” diye sordu. Esnaf, “Yok, hayır. Zam yaptı ya, (elini pantolonunun tabi cebine sokarak) parayı cebimize koydu, cebimizde de bir şeyler varsa (onları da) alarak çıkardı” yanıtını verdi. Akşener, “Mükemmel bir betimleme” sözleriyle karşılık verdi.
TANTUNİ HAZIRLADI
Akşener, sonradan ziyaret ettiği bir dükkanda, ustanın yardımıyla tantuni hazırladı. sonra kendisine ikram edilen tantuniden tadan Akşener, “Muhteşem bir şey, (gülerek) bunu kimseye veremeyeceğim” ifadelerini kullandı.
“BAŞBAKAN AKŞENER” SLOGANLARI ATTILAR
Esnaf ziyaretlerinin peşinde eline mikrofon bölge Akşener, kendisini peşine düşüp takip eden vatandaşlara seslendi, esnaf ziyareti hemen hemen mitinge dönüştü. Sözcü’de yer alan habere göre, “Başbakan Akşener” sloganlarıyla karşılanan Akşener, vatandaşlara şöyle seslendi:
“(İki yıldır Türkiye genelinde gerçekleştirdiği gezileri kast ederek) Bu iki yılda her hâlükarda beş tane üniversite bitirmişimdir. Milletimin feraseti, milletimin irfanı, Türkiye’nin neye ihtiyacı olduğunu, nelere ihtiyacı olduğunu anlattı bize. Bir; Türkiye’nin, bu milletin huzura ihtiyacı var. İki; Türkiye’nin, bu milletin adalete ihtiyacı var. Üç; Türkiye’nin, bu milletin liyakate ihtiyacı var.
“92 PUAN ALIP ELENMİŞ İNSANLAR GÖRDÜM”
Ayrımcılığa ‘hayır’ diyor. Yandaşa ‘hayır’ diyor. Senin oğlun, senin kızın işsizken, mülakatta elenmişken… 92 puan alıp elenmiş insanlar gördüm. Yerine 58 puanla küskün ırk gördüm. Sizin çocuklarınız evde otururken 5 ücret, 10 maaş, 11 maaş bölge danışmanların varlığı hak değildir. Haramdır haram. Kul hakkıdır kul hakkı. Bunların konuşulmaması için ‘sen şucusun’, ‘sen bucusun’ üzerinden bizi birbirimizle dövüştürmeye kalktılar. Ben iki yıldır buna ‘hayır’ diyorum.
“BU KEZ SANDIKTA TOKAT ATACAKSINIZ”
(Bir vatandaşın uzattığı doğalgaz faturasını elinde tutarak) Oooovv 715 lira… Bak sesim gitti. Kardeşim bu ne? Eyvah ya. Bu kez sandıkta tokat atacaksınız. Bu defa, buraya gelmeyenlere sandıkta tokat atacaksınız.”
“AÇIZ BİZE YARDIM EDİN”
Bir köylü, Akşener’den mikrofonu alarak, “Açız” diyerek tasa yandı. Bir diğer köylü bayan ise, “Başkanım bize yardım edin” ifadelerini kullandı. Bir öteki köylü de, “Bittik başkanım bittik. Ne olur, Allah için destek edin. Bittik. Sizden takviye istiyoruz. Ne olur, Allah için… Bizi burada dinlediğiniz için teşekkür ediyoruz” sözleriyle ayaklanma etti. Akşener, köylülerin isyanına şöyle yanıt verdi:
“SARAY’DA SEFA SÜRENLER BURAYI DUYAMAZ”
“Tüm bunların giderilmesinin yolu haksızlığın, hukuksuzluğun, kul hakkının gitmesidir. Saray’da sefa sürenler, 11 ücret alanlar; buraya gelip, burayı duyamazsınız. Sonra da dersiniz fakat, ‘Geziyor geziyor, o insanların hepsi tiyatro.’ Gelin görün bakayım burada tiyatro mu var? Gördüm ki Mersin sahipsiz. Bundan daha sonra sizinle beraber el ele vereceğiz ve Mersin’i Türkiye’nin en önemli illerinden biri haline getireceğiz.”
. – Ekonomi
Meral Akşener, Mersin, Ekonomi, Güncel, Haberler
Devamını Oku
Türkiye’de son 3 ayda 4 kere görüldü! Havyarı 2 milyon lira olan balık tekrar ağlara takıldı
Elazığ‘da Karakaya Baraj Gölünde balık avlamaya çalışan bir balıkçının ağına, Sibirya Mersin balığı takıldı. Ağı çekerken gördüğü bakış aleyhinde neye uğradığını şaşıran balıkçı, bölgede birincil defa bu türden bir balık gördüğünü söyledi. Balıkçı daha sonra Mersin balığını bitmiş suya bıraktı.
“HAYVARI 2 MİLYON LİRAYA DEK ÇIKABİLİYOR”
Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. İbrahim Akın Temizer, Türkiye’de nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan Sibirya Mersin balığının Karakaya Baraj Gölü’nde görülmesinin kayda değer bir şeye muhabere olduğunu ve mutlaka incelenmesi gerektiğini açıklama etti. Doç. Dr. Temizer, “Bu balıklar, Karadeniz’de, Marmara denizinde ve Kızıldeniz’de daha çok görülmektedir. Tuzlu sulardan tatlı sulara göç eden balıklardır. Bu balıklar genellikle denizlerden yumurtalarını bırakmak için iç sulara geçiyor. Kızıldeniz’den girip bir sürü barajı geçip de bu iç sularımızda görülmesi normal bir şart yok. Dünyada sayılı denizlerde yaşayan bu balıkların baraj gölüne yumurtaları bırakmaları halinde balık yumurtası üretimine katkı sağlayabilir. Bu balığın havyarı 2 milyon liraya değin çıkabiliyor” dedi.
MERSİN (İHA) – Yaz kış sebze ve meyve imal merkezlerinden biri olan Mersin’de örtü aşağıda çoğu mahsul kış günü bin bir emekle yetiştiriliyor. Erdemli ilçesinde de emekli olduktan sonra bin 600 metrekarelik iki öbür sera kuran Adem Belirgin de, eşiyle birlikte 3 yıldır kırmız biber üretimi yapıyor, çocuklarının yardımı ile de hasadını gerçekleştiriyor. 3 yıldır biber üretimi yapan Belirgin, bu sene iki serasından 10’dan artı mahsul alarak 150 bin TL’lik bir kazanç beklediğini, bu kazancın birçok sebze ve meyvede olmadığını aktardı. Kendilerinin tatlısını 12 acısını ise 15 TL’den pazara verdiğine değinen Bariz, fakat İstanbul haricinde bile Faziletli’deki manav ve marketlerde tatlı biberin 25 TL’ye satılmasının hatalı olduğuna aksan yaptı. sırası gelmişken zincir marketlerde de aynı biberin 300 gramlık paketlerle 8 lira 95 kuruştan satılması dikkat çekiyor.
“GELİRİ FAZLA İŞÇİLİĞİ BASIT”
Emekliliğini ölçmek için kurduğu bin 600 metrekarelik iki öbür serasında eşiyle biber üreten Adem Keskin, “Bize hobi gibi oluyor. Ağır işine de 2 tane oğlum var onlar destek ediyor. Daha önce domates üretiyordum ondan vazgeçtim 3 yıldır biber üretiyorum. Biber benim için daha iyi oldu. Pak, hasılatı artı, işçiliği basit. diğer taraftan Faziletli’ye çeşit sunmaya çalışıyoruz. Bizde çoğunlukla domates ve limon üretiliyor. Patlıcan ve biber gibi farklı ürünler üretebilirsek ilçemiz için azıcık daha yardımsever olacağını düşünüyorum. En azından ben uçtan başlamış oldum. Ağustos ayında dikiyoruz 10 gün daha sonra kendine geliyor, 20 gün sonra bağlara bağlıyoruz. Yeşil biber olarak 25 gün sonra göstermeye başlıyor. Güzel bir aroması var, hoş bir tat verir. Acı olduğu halde öyle çok yakmaz, şekerli bir tadı var” dedi.
Don vurmaması için seraların içinde kömür sobası kullandıklarına uyarı çeken Bariz, gündüzden ayarladıkları sobaları akşamları yakarak içerisini 3 derecede tuttuklarını kaydetti.
Ürettikleri biberleri Erdemli’den başlayarak, Adıyaman, Hatay, Diyarbakır, İstanbul ve Ankara olmak üzere çoğu büyük şehre sattıklarına değinen Bariz, “Bu seneki ürünlerimiz bize tarafından bereketli. Bin 600 metrekare yerden 150 bin TL kazanmayı bekliyoruz, bu da hiçbir yerde değil. Bin 600 metrekare yere limon diksen acilen satacağın 10-15 bin TL. Onun için biber iyi bir hasılat” diye konuştu.
Tatlı biberi 12, acı biberi ise 15 liraya pazara sunduklarını ifade eden Bariz, “Marketlerin fiyatlarını düşürmesi lazım. Bizden 12 liraya aldığı biberin 25 TL olması yanlış. Hatta İstanbul’daki değil Faziletli’deki marketleri konuşuyorum ben. Buradan alıyor markete koyuyor 25 lira. Bu da fazla artı” dedi.
Daha önce kocasıyla birlikte domates ürettiklerini anımsatan Saime Keskin de, “Bin 600 metrekare yerimiz var eşim emekli onunla zaman geçiriyoruz. İşimiz de iyi abes durmayalım diye uğraşıyoruz. Domatese göre fiyatları, çalışması ve masrafı iyi. Bize kadar basit oluyor” biçiminde konuştu.
İhlas Haber Ajansı – Ekonomi
Türk Lirası, Mersin, Emekli, Hasat, Ekonomi, Haberler
MERSİN (İHA) – Son dönemde elektrik faturalarının kabarması; ısınma için klima, elektrik sobası gibi enerji maliyetlerini yükselten cihazlar kullanan vatandaşları kara kara düşündürürken, Mersin‘de bir girişimciden hem evi ısıtacak ayrıca de tasarruf sağlayacak bir çözüm geldi. 10 yıldır ısıtma sektörü içerisinde yer alan, endüstriyel buhar ve ısıtma kazanları ile doğal gaz ısı sistemleri üstüne çalışan 39 yaşındaki Muhammet Çiçeklidağ, pelet sobasına kendi tasarımlarını da ekleyerek, cep ve çevre dostu yeni bir soba üretti.
“PELET SOBASIYLA 275 KİLOGRAMLA BIREY BİTİRDİK”
Sanayi sitesindeki iş yerinde 2 yıl her tarafında üzerinde çalıştığı sobanın özelliklerini anlatan Çiçeklidağ, fikrin kömür sobasının zahmetinden ve maliyetinden bıkması üstüne yaptığı araştırmayla ortaya çıktığını söyledi. Evinde yıllardan beri katı yakıtlı soba kullandığını gösteren Çiçeklidağ, “500 kilogram kömür, 300-400 kilogram da tahta yakıyorduk. Kömürlü sobalarda tütme vardı, perdeler karardı. Ayrıca yakıt maliyetleri, kovayı her gün değiştirme, yağmur altında çöpe gidip külünü dökme gibi zahmetleri vardı. Baktık internette yurt dışı uygulamalarda tasarruflu cihazlar var; pelet sobasını internette görür görmez ‘bundan yapalım’ dedik ve yaptık. Pelet sobasıyla 275 kilogram yakıtla kışı bitirdik” dedi.
“İÇ MEKANDA DUMAN DEĞIL, KÜL DEĞIL”
Sobaya kendi tasarımlarını da eklediğini dile getiren Çiçeklidağ, “İlk denememizde bütün netice alamadık, lakin geliştirdikçe fark ettik ama, iç mekanda duman değil, kül değil, yakacak tasarrufu da iyi, fazla kesintisiz stabil bir yanmayla bu işin çözüldüğünü anladık. daha sonra kendi tasarımımıza da eklemeler yaptık, ‘tütmeyi nasıl engelleriz, yakıtı daha tasarruflu nasıl kullanırız ve ısıtmayı kesintisiz hale nasıl getiririz’ diyerek çalışmalarımızı yaptık ve bu sonuca ulaştık. İki yıl boyunca aralıklarla bunun üzerinde çalıştık, en son bu kış burada yalnızca alevi seyrettik. Artık sobayı tutturduk fakat alevimizi tutturamadık, cam kirleniyordu, ‘bunun önüne geçelim’ dedik. Endüstriyelden aldığımız eğitimler ve tecrübeler neticesinde sobanın içinde optimum yanma ve lineer yanma dediğimiz olayı gerçekleştirmeyi başardık” diye konuştu.
“YAKIT TÜKETİMİNİ 500 GRAMA KADAR DÜŞÜREBİLİRSİNİZ”
Sobayı kendisinin buluş etmediğini, piyasada bulunduğunu, ama kendi tasarımlarını eklediğini anlatan Çiçeklidağ, “Ama şu lahza bizim oluşturduğumuz tasarım ve ışıklandırma sistemi yalnızca bize özgü. Kül yeri, üç aşamalı yanma sistemi var içerisinde. Birinci kademede yakıt çok seri bir şekilde dökülüyor, ikinci kademede dökülen yakıt yanmasını tamamlıyor, üçüncü bölümde köz halinde adamakıllı küle dönüşerek yanmayı sürdürüyor. Biz onun ısısından da istifade etmeyi başardık. Yakıt tüketimi 1,2-1,5 kilogram civarında lakin 500 grama değin düşürebilirsiniz. Bu iç mekandaki hava kalitesine, oksijen oranına, coğrafi konuma tarafından değişiyor. Isıtma performansı, herzamanki sobalardan ayırt edilemez, ama diğer sobalarda alev bittiğinde sürekli olarak yakıtla beslemeye devam ediyorsunuz, bu arada kovanız doluyor, diğer taraftan o kovayı boşaltıp yeni kova kurmak zorundasınız. Bu sobada o problem yok” ifadelerini kullandı.
“ENERJİ TASARRUFU İÇİN BİREBİR”
Sobanın bununla birlikte enerji tasarrufu da sağladığını bildiren Çiçeklidağ, yakacak giderlerinin çok düşük olduğunu dile getirerek, klima, elektrik sobası, doğal gaz veya diğer katı yakıtlı sobalara tarafından çoğu avantajı bulunduğunu söyledi. Çiçeklidağ, “Daha az emisyonludur, baca gazı çok düşüktür, doğayı kirletmez, komşulara zarar vermez, ‘çamaşır kirlendi, kül geldi’ gibi sorunlar olmaz, yakıt organik olduğu için zehirlenmeye neden olmaz. Biz geçen sene 275 kilogram pelet yakıtıyla bir kışı bitirdik. Bir tonu 900 liraydı, 300 lirayla biz bir kışı bitirdik Mersin‘de. Bu yıl 10 torba yakarız dedik, henüz daha üçüncü torbayı açtık, üç torbamız daha var, kış bitecek bir ay daha sonra. 10 torba 250 kilogram, tonunu 2 bin liradan hesaplarsak 500 lira. Bu Mersin için geçerli yan ama Doğu, Güneydoğu gibi bölgelerde saatte en fazla tüketeceği 1,2-1,5 kilogram civarında yakıt. Enerji tasarrufu için birebir. Eğer katı yakıtlı soba kullanıyorlarsa pelet sobası alternatif yok, en büyük çözüm” biçiminde konuştu.
Bu hafta üniversitede sobanın testlerini yaptırdıktan sonradan patent başvurusunda bulunacaklarını da kaydeden Çiçeklidağ, devlet desteklerinden de yararlanmayı planladıklarını, önümüzdeki süreçte de piyasaya gireceklerini sözlerine ekledi.
İhlas Haber Ajansı – Ekonomi
Alarko Eğitim Kültür Vakfı, Doğalgaz, Mersin, Enerji, Ekonomi, Haberler
Akdeniz Belediyesi’nden yapılan açıklamaya kadar, belediye personel şirketine yan 700 işçi ile kadrolu 70 çalışanı kapsayan toplu iş sözleşmesi (TİS) dolayısıyla konferans salonunda tören düzenlendi. TİS’in imzaları Belediye Başkanı Mustafa Gültak ile Adalet-İş Konfederasyonuna bağlı Hizmet-İş Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Halil Özdemir aralarında atıldı. Açıklamada görüşlerine yer bahşedilen Gültak, haksız gerekçelerle hiçbir çalışanı işinden etmediklerini, çalışanlar arasında ayrımcılık da yapmadıklarını kaydetti.
“YÜZDE 63 ORANINDA ZAM YAPTIK”
Geçmiş dönemlerden kalan borç yüküne karşın işçiler için en iyisini yapmaya çalıştıklarını aktaran Gültak, “Geçen sene en az 3 bin 200 lira vergi bölge kardeşimiz, bu yıl 5 bin 214 lira vergi alacak. Dolayısıyla işçilerimizin ücretine yüzde 63 oranında zam yaptık. Çocuk var ise bu ücret azıcık daha artacak. Yeni sözleşmeyle en düşük jurnal yevmiye miktarını da 123 liradan 170 liraya yükselttik. 2 yıllık bir süreyi kapsayan sözleşmemiz gereği, açıklanacak yeni enflasyon oranında işçilerimizin ücretlerine ayrıca zam yapılacak.” ifadesini kullandı.
“EN DÜŞÜK KADROLU İŞÇİ MAAŞI 10 BİN 400 LİRA OLDU”
Gültak, kadrolu 70 işçinin ücretlerinde de iyileştirme yapıldığını belirterek, “Kadrolu işçilerimizin jurnal yevmiyelerine yüzde 22,5 oranında bir yükselme gerçekleştirdik. Sosyal yardımlarla bu büyüme takriben yüzde 27’ye ulaştı. Nihayetinde belediyemizin en az kadrolu işçisinin aylık maaşı da 10 bin 400 liraya yükselmiş oldu.” değerlendirmesinde bulundu.
KADIN PERSONELE 8 MART’TA TATİL
İşçilere TİS ile sağlanan öteki kazanımlara da değinen Akdeniz Belediye Başkanı Gültak, ikramiyelerin ve bayram yardımlarının arttırıldığını, bayan personellerin de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yönetimsel izinli sayılacağını sözlerine ekledi.
Özdemir de belediyeyle güzel bir kontrat imzalandığını açıklama ederek, Gültak’a teşekkür ettiklerini aktardı.
İşçilerin haklarını iyileştirmeyi amaçladıklarını kaydeden Özdemir, “Akdeniz Belediye Başkanı Gültak, göreve geldiği günden beri hizmetlerin en güzellerini kazandırdı. Başkanımızın sizlere verdiği desteği ve katkıyı red edemeyiz. Bizim de amacımız, işçilerimizin haklarını ve sosyal yaşantılarını daha da iyileştirmek ve güçlendirmek. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. TİS, şanslı ve şanslı olsun.” değerlendirmesinde bulundu.
AA / Aleyna Coşkun – Ekonomi
Hizmet İş Sendikası, Akdeniz, Mersin, emekçi, Ekonomi, Aktüel, Haber
MERSİN (AA) – Çiftçilerin en büyük kazanç kapılarından birini yaratıcı narenciye ürünlerinin fiyatları bahçeden market rafına gidene dek yüksek oranlarda büyüme gösteriyor. Mayer cinsi limonun kilogram fiyatı dalında 50 kuruşa dek gerilemesine rağmen üretildiği kentin marketlerinde minimum 5 liradan satılıyor. Bu fiyat İstanbul ve Ankara’da 10 lirayı geçebiliyor. Dalında 1,5-2 lira arasında müşteri bulan portakal ise kentteki market raflarında minimum 5,5 liradan, üreticisinin kilogramını 1,75-2,5 liradan sattığı mandalina da minimum 6 liradan listeleniyor. Mandalinanın diğer şehirlerdeki market fiyatları 12 ile 25 lira bandında değiştirme gösteriyor. Kentteki sektör temsilcileri, üreticilerin ve tüketicilerin şikayet ettiği fiyat farkı ile çözüm önerilerini değerlendirdi.
“BU İŞTEN KEZA TÜKETİCİ KEZA ÜRETİCİ HASAR GÖRÜR”
Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, narenciye ürünlerinde manâlı fiyat farkının olduğunu belirterek, “şimdi portakal dalında 1,5-1,7 lira civarında, fazla nadir 2 liradan satılıyor. Maalesef bugün marketlerde kilogramı 6 lira. Mersin bir narenciye deposu. Alıcı ile üretici arasındaki yanına varılmaz pahada fiyat farkını bir türlü engelleyemedik. Bunu engelleyemediğimiz sürece bu işten keza tüketici ayrica imalatçı zarar görür.” dedi.
“BU ŞARTLARDA TÜKETİMİMİZ AZALIYOR”
Fiyatların vatandaşların daha eksik ürün almasına niçin olduğunu söyleyen Yılmaz, “Üretici, ürününü akla uygun seviyede fiyatlandırıp değerlendiremiyor. Üreticinin emeğinin karşılığı, bedensel değerini bulmuyor. Maalesef alıcı de uygun fiyatlara ürün tüketemiyor. Bu şartlarda tüketimimiz de azalıyor. Alıcı 3 kilogram alacağı meyveyi 1 kilogram alıyor.” diye konuştu.
Yılmaz, yüzde 300’lere varan fiyat farkının kabul edilemez olduğuna dikkati çekerek, “Ürünü dalında hasat ettiğimiz fiyat belirlenmiş. Bu fiyatlar üzerinden hesap yaparsak turunçgil ürünlerini 3 ile 4 lira arasında tüketiciye ulaştırmak gerekir. Maalesef marketlerde portakal 6 lira. En büyük sorunlarımızdan biri üretim maliyetleri, diğeri ise imalatçı ve tüketici arasındaki yüksek fiyat endeksi. Yüzde 300 fiyat farkı var. Ürünü 2 liraya mülk ediyor, yüzde 100 kazansın 4 liraya satsın.” ifadelerini kullandı.
“ÜRÜNLERİ DİREKT OLARAK ÜRETİCİYE ULAŞTIRMALIYIZ”
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Bölüm de limon üreticisinin fena bir sezon geçirdiğini belirterek, “Şu an mayer cinsi limonumuz dalında 50 kuruş, lamas dediğimiz dikenli limonumuz 2 lira. Ancak gelin görün ancak bölgemizdeki market zincirlerinde 6-7 liradan, Ankara gibi büyük şehirlerimizde 10-15 lira aralarında satılıyor.” dedi.
Bölüm, fiyat farkının çoğu nedeninin olduğunu vurgulayarak, sektörün girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğini söyledi. Çözümün kooperatifleşme olduğunu savunan Birim, “Havza bazlı imal tanımlamasını yapmamız lazım. Üretimde, kamucu dediğimiz totaliter yapılara konut gerekiyor. Üretici, para kazanamadığı dönemlerde alanı terk eder. Biz de alanı terk etmesini istemiyoruz. Biz, buna çözüm olarak üretici birliklerini, kooperatifleri adres olarak gösteriyoruz. Ürünleri üreticiden, kooperatif ortaklarından direkt olarak nihai tüketiciye doğrudan bir şekilde ulaştırmanın yollarına bakmalıyız. Bugün Avrupa Birliği’nde gıdaların ülkü indirilme zorunluluğu kaldırıldı. Bizde tüm ürünlerin halden geçmesi zorunlu. Biz hallere aleyhinde değiliz, hal yasasının değiştirilmesini savunuyoruz.” dedi.
“GIDADA KDV SIFIRLANMALI”
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Birim, ürünlerin vatandaşlara daha ucuza ulaştırılması gerektiğini vurgulayarak, “Üreticilerimizin yanına olmak için gıdada KDV’yi sıfırlamamız gerekiyor. Plansız üretime son verilmeli. Önüne gelen turunçgil bahçesi almamalı, bunlar kontrollü yapılmalıdır. Üretim maliyetlerini düşürmenin yollarına bakmalı, çiftçimizi teşvik etmeliyiz. Aracıların sayısı azaltılmalı çünkü cümbür cemaat kendi maliyetlerini karşılamak için doğal olarak üzerine maliyet bindiriyor. Marketlerin keyfi uygulamaları denetlenmeli. Devletimiz burada muhakkak kontrol eden olmalı. Yüksek kar marjlarına karşı olmalıyız. Ürünleri akla yatkın bir kar oranıyla nihai tüketiciye ulaştırmamız gerekiyor.” diye konuştu.
“İŞÇİLİK VE BIRLEŞTIRME MALİYETLERİNİ KARŞILAMIYOR”
Mersin Yaş Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Keyifli ise kentin, Türkiye’nin en büyük hal kompleksine konut sahipliği yaptığını belirterek, tüm dünyaya ürün ulaştırdıklarını söyledi. Limonun, haldeki kilogram fiyatının 50 kuruş ile 2,5 lira arasında değiştiğini kaydeden Neşeli, “Hal kompleksinde mayer limon 50 kuruşa bile kalkmıyor. Birçok arkadaşımız ürünü dalında bıraktı. Bir Takım arkadaşlarımız ise belediyeler aracılığıyla ürünlerini bir lira dahi isteksiz olarak ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtılmasını talep etti. Çoğu arkadaşımız mayer cinsi limon ağaçlarını kesmek zorunda kaldı. Hale getirdiği zamanda da 50 kuruş gibi gülünç bir rakam var. İşçilik ve birleştirme maliyetini bile karşılamıyor. En çok tercih edilen, ihracata en çok gönderilen dikenli limon da halde 2-2,5 lira aralarında satılıyor. Natürel ama imalatçı markete gittiği zaman 7-8 liralarla karşılaşıyor.” dedi.
Şen, üreticinin mutlaka sistemin içerisinde tutulması gerektiğine göze çarpan ederek, girdi maliyetlerinin azaltılıp, desteklerin attırılması gerektiğini savundu. Fiyat farkının düşürülmesi için girdi maliyetlerinin azaltılmasının yan ısıra üretim planlaması ve denetim yapılması gerektiğini aktaran Keyifli, şunları kaydetti:
“Pazarlama ayağını doğru konumlamamız lazım. En son olarak da zincir marketlerin bu kadar tekelleşmesine müsaade etmemek lüzumlu. derhal piyasayı regüle edenler onlar. 3-4 market piyasayı istedikleri gibi regüle edebiliyor, istedikleri fiyata satabiliyorlar. Son zamanlarda gerek hükümet kanadından gerekse de vatandaşların yoğun kamuoyunu baskının gerisinde derhal fiyatlar makul. Ola Ki o fiyatlar para bile kazanmıyorlar. İşin son ayağında marketlere de bir kar marjı getirmek lüzumlu. Üretmek ve planlamak lüzumlu.”
“İHRACATTA TON BAŞINA TEŞVİK VERİLMESİ LAZIM”
Mersin Turunçgil Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı ve limon üreticisi Yusuf Şahin, Faziletli ilçesinde üretilen mayer limonun yüzde 30’luk bölümünün düşük fiyatlar sebebiyle dalında kaldığını savundu.
Hasadına başladığı dikenli olarak deyiş edilen limonun kilogramının ortalama 2 liraya sattığını söyleyen Şahin, “Limon üreticisinin eline geçen aidat kilogramda sıradan 2 lira. Ürünün bir sezondaki üretim maliyeti 1 ile 1,5 lira arasında değişiyor. Bunun içerisinde ilaçlama, gübre, sulandırma, budama ve temizleme gibi işlemler var. Ardından bunların üzerine eklenen toplama, ambalaj, nakliye, komite masrafları var.” ifadelerini kullandı.
Şahin, ürünün market ile bahçedeki fiyatı arasında fark olduğuna sinyâl ederek, şöyle konuştu:
“Buradan kilogramı 2 liraya alınan dikenli limon İstanbul’da 10 liraya satılırsa girdiği kapıdan çıkar. Burada hiç kimseyi suçlamıyoruz. Market 10 liraya mal ettiği ürüne yüzde 50 kar ile 15 lira yazacak. Bizim istediğimiz şu, market yüzde 50 ayrım düzenlemek yerine yüzde 10-15 koyarak satsın. Limonu 15’e yok de 11 liraya satsın. Yok o market onu satmaz, 15 liraya satacak. Çünkü senin kaça mülk ettiğin, ne şartlarda yetiştirdiğin marketin, pazarcının umurunda olmaz, tümü karına bakacak.”
AA / Sezgin Pancar – Ekonomi Haberleri
Narenciye, Türkiye, Mersin, Market, Ekonomi, Haber