Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Faizi savunanla olmam” sözleri Bakan Elvan’a mıydı? Numan Kurtulmuş açıklık getirdi

Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Haber Global ekranlarında yayınlanan “Siyaset Özel” programının konuğu oldu.

ERDOĞAN’IN “FAİZİ SAVUNANLA OLAMAM” MESAJI BAKAN LÜTFİ ELVAN’A MI?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın partisinin grup toplantısında sarf ettiği, “Bu mücadelede beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam” sözlerine Numan Kurtulmuş açıklık getirdi. Erdoğan’ın bu sözleri Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan‘a söylediği iddialarına Kurtulmuş, “Hayır. Sayın Cumhurbaşkanı’mız o mesajında kuralı söyledi. Biz faizin Türkiye ekonomisi üzerinde bir yük olduğuna inanıyoruz. Bu faiz yükünü milletin üstünde kaldıracağız. Geçmiş dönemde de buna inanmayan arkadaşlarımız vardı. Onu hatırlayarak söyledi bunu Cumhurbaşkanı’mız. Ben kimseyi dikkat çekici ettiğini zannetmiyorum.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Faizi savunanla olmam' sözleri Bakan Elvan'a mıydı? Numan Kurtulmuş açıklık getirdi

AK Partili Numan Kurtulmuş’un açıklamalarından öne çıkanlar;

FAİZ SEBEP, ENFLASYON NETICE MUDUR?

Dünyanın her yerinde her döneminde faizin asgari seviyede olması seçim edilir. Hele olası olsa sıfır faize yakın olsa, ya da olumsuz faiz. Faizin iki özelliği var. Bir tanesine maliyet arttırıcı bir unsurdur. İkincisi ise faiz dolayısıyla oluşan o yüksek tüketiciyle ilgili olan kısmı. Orada da ağır faiz yükleri aşağıda ezilen bir alıcı profili ile aleyhinde karşıya kalıyoruz. Kat kat ezilerek, alım gücü zayıflayarak fazla baskı durumlarda kalan bir alıcı unsuru ortaya çıkıyor. Bunun teorik olarak olduğu da ortadadır. Bugün yaşadığımız zor bir tablo. bir kere küresel ölçekte dünya ekonomisinde olan gelişmeleri görmeden bugün Türkiye’de ne oldu ne olacak aramak kolay yok. Pandemi krizi olmasaydı bile dünyada gerçekte büyük güçler aralarında büyük güçler arasında 3.Dünya savaşı var. Idareli olarak başlamış büyük bir savaş var. Pandemi şartlarında da şunu gördük oysa, her alanda bu miktar zincirlerinin sağlam bir şekilde devam etmesinden, üretimin dinç şekilde sürdürülmesine değin büyük ekonomilerin bile büyük krizlerle karşısında karşıya kaldığını gördük. Türkiye bu süreçte, hiçbir şekilde geri adım atmadan bu süreçlerden ilerleyerek geçti. Dünya Bankası ve diğer milletlerarası kuruluşlar da Türkiye ile ilgili tahminlerini revize ediyorlar. Yüzde 9-10 aralığında büyüyecek bir ekonomi ile karşı karşıyayız. Türkiye bu süreçlerde olası olduğunca eksik zayiatla geçirecek bir politika uyguladı. Amacımız belli başlı tezgahı dağıttırmamaktı. Tezgah dağılırsa toparlaması zordur. Bunları her şey güllük gülistanlıktır anlamında söylemiyorum. Özellikle dövizdeki mucizevi yükselişi, üretimde de alıcı üzerinde de bir etkisi olacak. Fakat bizim bugüne değin getirdiğimiz yapıyı bozdurmadan yolumuza devam edebilmemiz lazım. Bu sürecin ben geçici bir dalgalanma olduğunu düşünüyorum. Kurun yukarıda olması kötü bir şeydir. Fakat ondan daha kötü olan bir şey oynaklıktır. Bir gün içerisinde kurun bir ileri bir geri gitmesi.. Özellikle üreticilerin ve tüketicilerin. Önünü göremeyecekleri bir atmosferin ortaya çıkmasıdır. Bunun önleyebilecek her türlü önlemi almaya devam ediyoruz.

DOLARDAKİ HAREKETLİLİĞİ ÖNGÖRDÜNÜZ MÜ? ÖNGÖRDÜYSENİZ NEREYE DEK VE NE SÜRE DÜZELECEK?

Ekonomiyle ilgili yaptığımız yanlışlardan biri de şudur. Sözde ekonomi sadece ekonomiyle ilgili bir alandır. Ve ekonomi dışındaki faktörlerin ekonomiyle ilgisi yokmuş gibi ara sıra konuşuyoruz. Ekonomi emrindeki ancak siyasi kararlardan uzak değildir. Türkiye’de bu yalnızca bugüne ait mesele değil. 2013’ten 2014’ten bu yanlamasına gelen bir süreçten bahsediyorum. Daha önceki dönemde Türkiye, nasılsa dünya ekonomisi bir hür piyasadır. Nereden ucuz bulursak alırız, nereye de satabilirsek satarız diyerek böyle bir yüksek faiz, düşük kur üzerinden bir siyaset ilerletti. Hatırlıyorum 1.24’tü doların değeri. Bu Türkiye’yi bir ithalat cenneti haline getirdi. Yaklaşık Olarak üretebileceği malı üretememe haline geldi. Çünkü dıştan daha ucuza geliyordu. 2013-14’ten sonradan Türkiye ekonomisinde bir değiştirme ortaya çıktı. içten olan buydu. Türkiye o dönemlerden itibaren ekonomide birinci dereceden odaklandığı noktayı üretim ekonomisine çevirdi. Son yıllarda daha seri bir şekilde oldu. Bunun sonucunu görüyoruz. Türkiye ilk olarak savunma sanayi edinmek üzere çoğu alanda dünya ile rekabet edebilecek noktaya doğru geliyor. Bu da siyasi seçim sonucudur. Bu tercih sonucunda Türkiye yürüyor. Bu fakat üretebilen, zinde bir şekilde var olan, kendi kendine yeterli olan, hem ekonomisi, ayrıca siyaseti, iki ayağı da dinç olan Türkiye ile olur. Burada kimlerin spekülasyon yaptığını, neler yaptığını, tüm bunların tümü ortadadır. Fakat şunu çok net söyleyeyim. Bu geçici bir durumdur. Bir zaman veremem lakin en kısa vakit içinde. Zaten dolar daha da aşağı inecek. Bu oynaklık dediğimiz mesele de ortadan kalkarak insanların ön görülebilir bir idareli tahminleme yapabileceği sürece gireceğiz çok kısa süre içinde.

MERKEZ BANKASI’NIN BAĞIMSIZLIĞI TARTIŞMALARI

BIR DE tüm bu tartışmaların içinde yanlış yaptığımız hususlardan biri de Merkez Bankası ile ilgili tavırdır. Önceki dönemlerde şöyle bir kavrama ortaya çıkmıştı; Merkez Bankası bağımsızdır. Evet Merkez Bankası bağımsızdır ama Merkez Bankası ekonomi politikalarını tek başına belirleyen ekonomi kuruluşu değildir. MB hükümetin tercihleri içerisinde kendine verilen limitler içerisinde çalışan bir kurumdur. başkaca enflasyon, fiyat istikrarını sağlamak, yalnızca parasal aktivitelerle düzenlenebilecek bir alan değildir. Burada hükümet politikasıyla ahenkli olması lüzumlu. Merkez Bankasının bağımsız olmasına inanıyoruz. Bağımsız olmalıdır. Hükümet politikalarından ve onun üstünden egemen anlamına gelmez. Bu fiyat kararlılık sağlamada araçsal bağımsızlığını sonsuza değin kullanır.

MERKEZ BANKASI FAİZ İNDİRİMİNİ SÜRDÜRÜR MÜ?

Bu kararı verecek olan biz değiliz. Merkez Bankası. Hükümetin ortaya koyduğu şey; yüksek faiz, düşük kur politikası seçim edildi. Bugün geldiğimiz noktada faizin olası olduğunca düşük ışık halkası getirilmesi bir tercihtir ve dünyadaki yapılanma. Bu süreçte Türkiye’nin üretme mecburiyeti var. Bunun için de olası olduğu değin üretmenin maliyetini azaltmak ve belirlenmiş bir miktarda dövizdeki bu gelişmelerden Türkiye lehine sonuçlar elde etmek mecburiyetindeyiz.

DOLARDAKİ YÜKSELİŞ AK PARTİ YÜZÜNDEN Mİ?

Dünyadaki olan gelişmeleri görmeden bu konu hakkında konuşmayı doğru bulmuyorum. Türkiye kendi ayakları üstünde durma kararlılığını vermiş bir ülkedir. Her alanda kuvvetli bir Türkiye istediğimiz için birileri Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyor. Burada şu yapıyor bu yapıyor bu suçlamanın içerisinde olmadan biz kendi ne yaptığımızı bilerek güçlü Türkiye’yi sürdürüyoruz.

FAİZ LOBİSİ NASIL ÇALIŞIYOR?

Bir ekonominin en büyük düşmanı spekülasyondur. Bunu dövizde görüyoruz. Dövizin hakiki değeri bu mu? Bu bir spekülasyon. Paradan para kazanmaya çalışan bir kesim var. Bu Nedenle bu yöntemi kullananlar, hak etmediği şey oluşturarak buradan haksız yere milletin imkanlarını kendi kasalarına devşirirler. Çok öbür dönemlerde çok öbür kılıflarda üretim düşmanı olan bu cins çevreler olur.

DÖVİZDEKİ ARTIŞA ÇÖZÜM ÖNERİSİ NE?

Türkiye’ye yabancı yatırımcı gelmiyor meselesi gerçeği yansıtmıyor. Daha geçen hafta Çanakkale köprüsünün ortaklarından birisi Güney Kore firması. Türkiye yatırım anlamında gerilemedi. Bütün bu ekonomik zorluklara rağmen Türkiye’de her hafta sayısız yatırımlar yapıldı. Bunların manâlı kısmı özel sektör yatırımı oldu.

Buradaki enflasyonla ilgili kısım şu: Türkiye’de kurdaki aşırı oynaklık, aşırı yükseliş dolayısıyla gerçek olmayan, ekonominin şartlarından kaynaklanmayan bu yükseliş dolayısıyla vatandaşlarımızın alım gücü negatif anlamda etkilendi.

Hiçbir ekonomide mucizevi koşul kesintisiz devam etmez. Bu doğaüstü bir durumdur, olur ya oluşturulmuş bir durumdur. Şartların getirdiği bir koşul. Bu devam etmeyecek sonuçta. Bazıları da diyor fakat “Efendim biz büyüdük fakat bu vatandaşın cebine yansımıyor”. Bu olabilir mi? Bir ülke ekonomisinin düğmesi seslenmek, istihdamın artması demektir. Bizim zorluğumuz şu kısa vakit.

ASGARİ ÜCRET

Türkiye’de en az vergi de çok manâlı. Artık yaklaşık olarak adi vergi haline geldi. Dolayısıyla bizim önümüzdeki en düşük ücretin “herkes tamamlanmış bu oldu” diyebileceği bir seviyeye çıkarmamız lazım ki alım gücü azalan geniş kitlelerin bu enflasyon baskısı altında ezilmemesi gerekli.

Ayrıca bu zaman içerisinde pandemi dolayısıyla verdiğimiz bazı destekler var. 780 milyara yakın destekler verildi. Bu desteklerin bir arz arttırılması, emeklilerle ilgili çalışmaların, 3600 ek gösterge ile ilgili çalışmaların, bunların kısa dönemde gerçekleştirilmesi lüzumlu. Önümüzdeki mesele dövizin bu değin yüksek lakin daha da önemlisi oynak b ir şekilde seyretmesi. Üreten de bitiren de önünü görecek. En kayda değer meselelerden birisi vatandaşlarımızın bireysel tasarruflarını gidip dövize dönmemesidir. Bunu sağlayacak bir noktaya geleceğini ümit ediyorum.

2022’DE ASGARİ AIDAT NE KADAR OLACAK?

DİSK’in teklifine hürmet duyarım. Sayı da söylemem oran da söylemem. Burada ölçü söylerim. Ölçü hakkaniyetli olacak. Geçen seneden aşağıda götürmeyecek bir rakamın hesaplanması. Bu da zor değildir, oturulur hesaplanır. BUNDAN BAŞKA bütçenin imkanları içinde konuşmak zorundayız.

Olağandışı bir yükselme laf konusu. Hükümet sorumluluğunun farkındadır. Dıştan gelen salvoları da biliyoruz. En kısa zaman içerisinde Allah’ın izniyle bu zor tablonun yatışacağını ümit ediyorum.

“OYUNLARIN FARKINDAYIZ”

Bölgemizdeki ülkelerle olan gerilimin hiçbirisinin sebebi Türkiye değildir. Türkiye olarak oynanan oyunun farkındayız. Türkiye bu oyunları bozuyor. Olur Ya idareli kısımla ilgili taraf da burası. Burada bir terör koridoru oluşturulmasına müsaade etmiyor. Doğu Akdeniz’de kendi sınırlarına hapsedilen ülke olmayı kabul etmiyor. Bu olduğu için Yunanistan Ege ve Akdeniz’de silahlandırılmaya çalışılıyor. Biz bu oyunun farkındayız.

BAE İLE YAPILAN EKONOMİK ANLAŞMALAR

Merkez Bankasıyla bankalar arası işbirliği anlaşması yapıldı.

EYT GÜNDEMDE Mİ?

2022 içerisinde bu mesele halledilecek. Biz toplumun konuştuğu meselelerin hiçbirisine duyarsız kalamayız. Bilhassa sosyal medyada örgütlenerek çok hoş lobi oluşturuluyor olsa da nihayetinde hiçbir sese kulağımızı kapatmayız. Bunları yarın çözmek isteriz lakin sonuçta diğer taraftan olanak meselesidir. şimdi önümüzdeki öncelik minimum ödenti. Asgari aidat aidat dışarıya kalmalıdır, benim görüşümüz sorarsanız. Ama nihayetinde bütçe imkanları çevresinde konuşulmasıdır. Zaten bir takım desteklerle sahiden minimum ücretten alınan vergilerin de bir şekilde geri iade edildiği sisteme hemen sahibiz.

Özellikle iktidar partisinde sorumluluk sahibi olan arkadaşlarımızın söylediği her sözü kılı kırk yararak konuşması lüzumlu. Özellikle bu hassas dönemde hassas olunmalıdır. Vatandaş bir zorluktan geçiyor. Bilhassa sosyal medyadan bazı manipülasyonlarla bu işi çığırından hariç tutmak isteyenlere de dikkat sürüklemek isterim. Benzine zam gelmemişken, benzine zam geldi kuyruklar oldu demek bu da milleti zıvanadan çıkarmaya teşebbüstür.

MISIR’LA EKONOMİK ANLAŞMALAR OLUR MU?

Bir an evvel Mısır’da iyi tahkim edilmiş bir demokrasiye geçmektir. Bu Mısır’daki bütün öbür grupların hayrına olacaktır. Türkiye olarak burada da elimizden gelen dostça destekler olursa bunu yaparız. Bazıları bunu yanlış anladılar ve anlattılar. Mısır’da iyileşmeler olursa ki bir takım emareler görülüyor. Bunun Mısır’ın da hayrına olacağını, Ortadoğu’nun hatta İslam Dünyasının en kayda değer iki ülkesi arasındaki sorunları halletmesi, her iki ülkenin de hayrına olacaktır.

SİYASETTEKİ SİSTEM TARTIŞMASI

Bakanların aklanması meselesi üzerinden bir sistem eleştirisini ben fazla içten bulmam. Vatandaşlarımızın oyuna başvuru edildi, demokrasinin kuralları içerisinde TBMM’de belli bir sayıya ulaşıldı. Ahali referandumda evet dedi. Bu halk oylaması yokmuş gibi davranamayız. Bu denge yoklama meselesi sahiden devam ediyor. acilen bütçe görüşmelerimiz yapılıyor. Muhalefet gelip görüşünü söylüyor. Bir müddet sonradan parlamentoya gelecek ve müzakere görüşleri yapılacak. Ama sonuçta parlamenter sistem olsa da bu yapılacak. Hükümetin teşkil edilmesi meselesi ise ayrıntılarıyla aynıdır. Binlerce kişinin görüşü alındı. Cumhurbaşkanlığı sisteminin nerede eksiklikleri var diye. Orada çıkan netice şuydu: bazı uygulamaya dönük eksiklikler var. Lakin bize ulaşan meselelerin yüzde 95’i uygulamayla ilgili meseleler. Bunlar halledebilir. Bazı meseleler yasa değişiklik gerektiriyor. Büyükelçilerin nasıl atanacağı yetkisini parlamentoya verdik. Bu bir siyasi karardır. Şu anki sistemin eksiklikleri, bazı rötuşları olabilir, bir takım şeyleri değişebilir. Uygulamaya karşın eksiklikler revize edilebilir.

50+1 TARTIŞMASI

acilen gündemimizde 50+1 meselesi yoktur. Lakin kural bir defa konuldu, ardına kadar devam edecektir denmez. Ben kuralı söylüyorum.

KILIÇDAROĞLU’NUN MİTİNG KARARI

Muhalefetin mitinglere başlayacak olmasına açık konuşmak gerekirse sevindim. Kusura bakmasınlar biz senelerdir Cumhurbaşkanımız her hafta bir yerlerde başlangıç yapıyor, miting yapıyor. Her birimiz bir yerdeyiz. Seçim çalışmasına şimdiden başladık. Fakat tercih 2023’ün Haziran ayında yapılacaktır. Biz sadece seçimden seçime milletin önüne dışarı giden bir siyasi hareket değiliz.”

??Alıştırma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Alim, Minimum Aidat Saptama Komisyonu’nun birincil toplantısının 1 Aralık’ta yapılacağını bildirdi.

Sizce, en düşük ücret ne değin olacak?

— Haberler (@Haberler) November 25, 2021 Euro kuru ne dek? Euro kaç TL? Euro alış ve satmak fiyatları için tıklayın. Dolar kuru ne kadar? Dolar kaç TL? Dolar alış ve satmak fiyatları için tıklayın. Altın fiyatları için tıklayın. Gram altın ne dek? Çeyrek altın ne değin?

Haberler.com – Ekonomi Haberleri

Haberi Kaydet



SMM Panel